Domaniçli Kardeşlerimin Buluşma Mekanı

İlçemizin Doğal Güzellikleri, Tarihi ve Turistik yerleri




          
         
          
          
          
         
          
    

İlçemizin Doğal Güzellikleri, Tarihi ve Turistik yerleri
Domaniç İlçesi'nde, “Ebe Çamlığı”, “Sarıkız”, “Pazar Alanı”, “Çatalalıç”, “Dere Çarşamba” gibi çok sayıda piknik alanı ve mesire yerleri bulunmaktadır.

Domaniç'te bir başka mesire yeri,Çukurca Beldesi'nin yayla olarak kullandığı “Karagöl Yaylası” mevkiidir. Üç Tepeler mevkiindeki (Domaniç-Bilecik-Bozüyük sınırında) ”Acı Su” ,şifalı olduğu söylenen suyuyla; çevre köy,il ve ilçelerden gelen vatandaşların hem bu şifalı suyundan içip,bidonlara doldurup götürdükleri, hem de piknik yaptıkları diğer bir mesire yeridir. Acı Su mesire yerine yakın mevkiide “Kızın Saray”adı ile anılan bölgede; Bizans ve Osmanlılar zamanında saray ve Kervansaray olarak kullanıldığı tahmin edilen yerde bina kalıntıları (yıkık vaziyette) bulunmaktadır.

“Dere Çarşamba”,Durabey köyü yakınındaki “Kara Erik Deresi” gibi yerler de tabii güzellik ve orman bakımından oldukça zengindir. Domaniç, yayla turizmi açısından oldukça zengin arazi potansiyeline sahip bir orman cennetidir. Tarihi-belgesel türü film çekilebilecek arazi de oldukça fazladır.

Ilıcaksu Köyü'nde son yıllarda çok sayıda modern alabalık üretim tesisleri kurulmuştur.Bu alabalık üretim tesisleri kapasite ve büyüklük bakımından ülke genelinde üçüncü sırada gelmektedir.Üretilen balıkların büyük bir kısmı ülke genelindeki çeşitli lokantalara gönderilmekte,kalan kısmı ise çevre il ve ilçeler ile ilçe merkezinde tüketilmektedir. İlçe ve ilçeye bağlı dere kenarındaki diğer yerlerde de özel sektöre ait çok sayıda alabalık üretim tesisi bulunmaktadır.

Ayrıca Muhacirler Köyü yakınındaki ılıcanın cilt hastalıklarına iyi geldiği ve yaz aylarında yöre halkını tarafından istifade edilen bir sıcaksu kaynağıdır.

MIZIK ÇAMI omaniç ilçe merkezine 3 km uzaklıktaki Domutköy'de bulunan “Mızık Çamı” ,Osmanlı Devletini kuran Osman Gazi'nin bebekliğinde, ninesi Hayme Ana tarafından dallarına salıncak kurularak avutulduğu rivayet edilen tarihi bir ağaçtır.Hayme Ana torunları Osman'ı ve onun oğlu Orhan'ı bu çamda ninni söyleyerek (mızıklanmasın diye dallarına salıncak kurup avuttuğu için bu çamın adı “Mızık Çamı” ve “Beşik Çamı” olarak söylenilegelmiş) büyütmüştür.Yöre halkı tarafından kutsal sayılan bu ağaç,tabiat haricinde tahribat görmemiştir.Karaçam türünde olan Mızık Çamı,1980 yılında hayati fonksiyonlarını tamamen yitirmiş,1988'de de şiddetli bir rüzgar neticesi yıkılmıştır.

1986 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'nden Prof.Burhan AYTUĞ başkanlığındaki bir heyet tarafından yapılan inceleme sonucunda 11 metre boyunda , 1.55 metre çapında (155cm) ,4.70m. (470cm) çevresinde (kuturunda) ,sayılabilen yaşının 740 olduğu, fakat sayılamayan yaşının ise 450 olacağı ve toplam yaşının ise 1200 yaş civarında olduğu belirtilmiştir.

Kültür Bakanlığı Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü tarafından 05.07.1988/83 tarih ve nolu kararı gereği Mızık Çamı anıt ağaç olarak tescil edilmiştir.Olumsuz etkenlerden korunması için gerekli önlemin alınmasına ve etrafının park olarak düzenlenmesine karar verilmiştir.[Öz Domaniç Gazetesi Hayme Ana Özel Eki]

Şu anda yıkık durumdaki anıt ağacın bulunduğu 5000 m2 lik alan park olarak düşünülmüş ve park alanı ağaçlandırılmaya ve yeşillendirilmeye başlanmıştır.Ağacın tahribatını önlemek için üzeri türbe örtü şeklinde kapatılmış yanlardan koruma çemberi altına alınmıştır.

EBE ÇAMLIĞI HİKAYESİ : Bir zamanlar şimdiki “Ebe Çamlığı” denilen yerde ,halkın “ebe” diye çağırdığı ihtiyar bir kadın yaşarmış.”Ebe Çalığı”nın yeri o zamanlar bozkır(kıraç)mış.Rüyasında buraya ağaç dikmesi istenmiş.Ebe de buraya ağaç dikmiş ve etrafını çevirmiş.Ağaçları hergün sular ve bakımını yaparmış.Burada zamanla ağaçlar büyümüş.Ebe de buradan ağaç koparan,kesen ve kozalak toplayanlara ilenirmiş.Ebe ölünce buranın adı “Ebe Çamlığı”olarak kalmış.Domaniç halkı Ebe'nin ilenmesinden dolayı;buradan ağaç kesmek,koparmak ve kozalak toplamaktan kaçınmaktadır.Domaniç yerlileri buradan;(yabancılar hariç)ağaç kesen,koparan ve kozalak topalyanın evinin yanacağına,yuvasının bozulacağına inanmaktadır.Yalnız Domaniç dışından gelen kişilerce kozalak toplanması ve ağaç koparılması sonucu (yabancılara) bir şey olmayacağı(evinin yanmayacağı ve yuvasının bozulmayacağı) düşüncesindedirler.

Diğer bir rivayet de Osmanlılar devrinde burası çamlarla kaplı yüksek bir tepe olduğu için “Doğum Hastanesi” olarak kullanılmasından dolayı buraya “Ebe Çamlığı” denildiğidir.Çamlarla kaplı,yüksek ve temiz havalı bu tepede kadınların daha kolay ve sağlıklı doğum yapacakları inancıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarında “Doğum Hastanesi” olarak kullanılmıştır.

SARIKIZ :İlçeye 5 km uzaklıktaki “Ilıcaksu Köyü”yerleşim birimi içerisinde bulunan Sarıkız;çok güzel bir mesire yeridir.

Köyün İlkokulu yanında ,yerden fışkıran pınarları neticesinde küçük bir gölet görünümünü alan Sarıkız,yeşilliklerle beraber tabii güzellik kazanmıştır.Suyunun çok temiz ve sıcaklık ayrının değişmemesinden dolayı alabalık üretimine elverişli haldedir.Sarıkız çevresinde çok sayıda labalık tesisi bulunmaktadır.

Çevre il,llçe ve küylerinden çok sayıda insan buraya gelerek piknik yapmakta,yetiştirilen alabalıklardan yeme imkanınan kavuşmaktadır.

Suyu,havası ve yeşilliğiyle bu yerler; Allah'ın biz insanoğluna sunduğu doğa harikalarıdır. Domaniç'teki mesire yerleri ülkemizin en güzel cennet köşelerinden bir köşedir.Devlet ve millet işbirliğiyle buraların turizm cenneti haline getirilmesi içten bile değildir.

SARIKIZ EFSANESİ(HİKAYESİ): Bundan yıllar önce Sarıkız adıda sarı saçlı güzel bir kız yaşarmış.Bu kız dinine çok bağlıymış.Üç tanede ağabeyi bulunuyormuş.

Bir gün Sarıkız rüyasında ak sakallı bir derviş görür.Eertesi gece herkes uykuda iken rüyasında gördüğü dervişle bir yerlere giderek zikir meclisinde toplanıp zikir çekmektedirler.Bu günlerce devam eder.Bir gün şafak vakti eve dönerken komşusu bunu görür ve şüphelenir.Sarıkızın kötü yola(namussuzluk) gittiğini zannederek durumu ağabeylerine anlatır.

Sarıkız meclise gitmek üzere gece vakti evden ayrılır.Ağabeyleri de kötü yola gittği düşüncesiyle beklemeye başlarlar.Nihayetinde Sarıkız şafak vakti eve dönerken evin önünde ağabeylerini görürnce şaşırır.Ağabeyleri Sarıkıza nereden geldiğini sorarlar.Sarıkız da “Nur yüzlü bir dervişle gittiğini ve Allah yolunda olduğunu” söylese de ağabeylerini inandıramaz. Ağabeyleri “Doğru söylemiyorsun” diyerek Sarıkız'ı döverler.

Bu Dövme esnasında ağabeylerinin elinden kurtulan Sarıkız;bugünkü SARIKIZ denilen yere kadar kaçıp,çalılıklar arasına saklanır.Ağabeyleri onu bulamayınca eve geri dönerler.

Tan yeri aydınlanırken Sarıkız çalılıklar arasından çıkar.Birkaç adımn ileride ekmek teknesi ile hamur götüren bir ihtiyar kadın görür.Kadın çok yaşlı olduğundan oldukça zorlanmaktadır.Sarıkız yardım etmek istediğini söyleyince ihtiyar kadın çok sevinir.

Sarıkız hamur yoğurmaya başlar.İşi bitince eli başı un ve hamur içinde olduğu halde;Allah tarafından ayak bastığı yerlerden su fışkırmaya başlar.Daha sonra Sarıkız ortalıktan kaybolur ve bir daha görünmez.

Bu olaydan da anlaşılıyor ki Sarıkız ermiş bir kadındır.Kendisi ortalıktan kaybolmadan (Allah'a kavuşmadan) Ilıcaksu Köyüne bolluk ve bereket kaynağı bu suyu Allah'ın izni ile bahşeder.

Bu ve buna benzer Sarıkız hikayesi dilden dile anlatıla anlatıla günümüze kadar gelmiştir.

Bugün 5 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol